Nice To Meet You
Jessie J'in 2012'de çıkardığı 'Nice To Meet You' adındaki kitabı türkçeye maalesef çevrilmedi. Ama bir üyemizde kitap varmış ve sizler için çeviriyoruz. Çevirildikçe yenileri eklenecektir.





Bu kitabı anne ve babama ithaf ediyorum.

BÖLÜMLER
BİRİNCİ BÖLÜM:ANNEM EN İYİSİNİ BİLİR
İKİNCİ BÖLÜM:AYAĞA KALK
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM:ERKEK GİBİ DAVRANMAK
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM:ŞARKIDAN ŞARKIYA
BEŞİNCİ BÖLÜM:BİR YERLERE GİTMEK
ALTINCI BÖLÜM:AŞK VE NEFRET
YEDİNCİ BÖLÜM:KAMERA ARASI
SEKİZİNCİ BÖLÜM:SES

DOKUZUNCU BÖLÜM:TARİH YAZMAK
ONUNCU BÖLÜM:HAYRANLAR
ON BİRİNCİ BÖLÜM:SONSUZA KADAR VE HER ZAMAN
ON İKİNCİ BÖLÜM:KİMSEM



Masanın altında doğmaktan Twinkle Twinkle yapmayı öğrenene kadar.Minik yıldızın küçüklük yılları macera,eğlence ve en önemlisi AİLE doluydu.

Merhaba. Ben Jessica. Tanıştığımıza memnun oldum... *El sallar* 27 Mart 1988'de annemin ve babamın evdeki başucu dolabının altında doğdum! Aslında, o yatağın seviyesindeydi ve komidindi. Ben öğleden önce 9.27'de evde doğdum. 14 yaşıma kadar annem, babam ve iki büyük kız kardeşim ile, Seven Kings, Essex'de Seven Kings istasyonunun tam yanında korkunç bir geçitin altında yaşıyorum. Dun dun duuuuuun! *Şu durumu ben her zaman açıkladım*
Boynumda göbek kordonu ile doğdum, bu yüzden dışarı geldiğimde gerçekten mor olmuştum. Benim kız kardeşlerim, Hannah ve Rachel ailede tam bir tecrübe kazandılar. Ben doğduğumda onlar beş ve yedi yaşındaydılar. Onlar yatak odasında beklerken, benim erkek ya da bir kız olacağımı bilmiyorlardı, çünkü benim annem ve babam neye sahip olacaklarını bilmiyordular. Benim annem ve babam kız kardeşlerimin ikisinin hastahanedeki doğumları gibi benim içinde bir ev doğumu olmasına karar verdiler. Bence onlar sadece annemin rahat olması için evde olmasını istemişler. Benim doğarken resimlerim var, fakat bu kitaba onlara koyarsam annemin beni affedeceğini sanmıyorum. Ben annemin kız kardeşi Jessica'dan sonra Jessica Ellen Cornish olarak isimlendirildim. Ellen ismini koymuşlar çünkü annemin ve babamın bunu beğendiklerini tahmin ediyorum. Benim annemin göbek adı Jessie ve bu yüzden benim sahne adım Jessie J, bunun hala ailemle bağlantılı olması güzel. Dürüst olmak gerekirse J hakkında gerçek bir nedenim yok(bunu her zaman insanlara söylediğimde hayal kırıklığı hissettiklerini düşünüyorum) İnsanlar her zaman bunu sormak için beni durduruyorlar, fakat sebebi günlük olarak değişebiliyor.
YENİ BAŞLANGIÇLAR

Bugün Jessie J Joker(şakacı jessie) anlamına geliyordu çünkü telefonumda arkadaşımı güldürdüm. *Yaratıcı* Bu kulağa iyi geliyordu ve... pekala,çekiciydi. Bugün Jessica Cornish ismimi söz yazarı olarak kullanıyorum ve Jessie J, bir sanatçı ve şarkıcı olarak kullandığım isim.
Benim arkadaşlarım ve ailem çoğunlukla Jessica diye çağırır. Ben hala bazen bana Jessie diyen kişilere alışmak zorundayım.
Ben aslında geçmişte Redbridge, Chadwell Heath, Brighton'da okumuştum. Ama ben Seven Kings'de büyüdüm. Şuna bakın: İlk bölümden gerçekleri dosdoğru ayarladım.BOOM!
Ben bu evimi çok seviyorum. O müstakil, dört yatak odalı ve çatı katı olan bir evdi. Benim kız kardeşlerim çatı katını sahiplenmişlerdi ve ben her zaman kıskanırdım çünkü bir kalenin tepesinde yaşamak gibiydi. Benim evimle çok güçlü bağlantılarım vardı çünkü bütün çocukluk anılarım buradaydı ve açıkcası, ben burda doğdum. Benim kız kardeşlerim taşındığında, evin sadece üçümüz için çok büyük olduğunu hissettim. Ben taşınma hakkında kendimi bir çocuk olarak gördüm, ve asla taşınmadım. Şanslıyım ki taşındığımızda okulumu değiştirmek zorunda kalmadım ve arkadaşlarımı hep görürdüm, bu yüzden yeni bir ev ve yeni bir bölgeye alışmak sorun olmadı. Ama biz taşındığımız gün, çok net hatırlıyorum ben ağlamıştım. Her odayı dolaşıp vedalaşıyordum. Biraz dramatik. Ben çok siyah giydiğime eminim. Tuhaf.
Benim eski anılarımda ailemle yaptığım tatiller ve günler var. Babam beni ve kız kardeşlerimi yüzmeye gönderdi. Cips ve milshakes için her zaman Wimpy'e gitmek istiyordum. Şimdi bile ben yüzmeye giderken cips ve milkshakes istiyorum. Standart. Ben gerçekten çok mutlu oldum ve maceracı bir çocukluk geçirdim. Eğer ufaklığıma dönseydim, yağmurun içinde, sahne,okul, pijama partilerine, Londra'daki maceralara koşardım, bahçede kamp yapardım. *bunun bizi zorluycağını sormazdım* ve Cornwall. Her Paskalya bayramında biz Cornwall'a tatile giderdik.

Sanırım annem ceketlerimizi şu açık sarı yansıyan çıkartmalarla kaplıyordu,bundan dolayı koşuşturunca yerimizi kaybetmiyorduk,minyatür fosforlu kalemler gibi duruyorduk ve babam sürekli bunun hakkında şakalar yapardı ve bizi nefes alamayıncaya kadar güldürürdü.Ayrıca kelebek yuvalarına ve Flambard (sonsuza kadar en iyi tema parkı) 'e gittiğimizi hatırlıyorum.
Burada çok yatıyakalmalar olurdu;annem ve babam her zaman arkadaşlarımda kalmama izin verirdi.O zaman arkadaşlarımda genellikle Cumartesi günleri kalmak bana normal gelirdi.Şimdi büyüdüm ve babamın ve annemin ne kadar cömert olduklarının farkına vardım;bütün arkadaşlarımı sever ve izin verirlerdi.Bizim asla çok paramız olmadı ya da en iyi kıyafetlere sahip olmadık ama bunun yokluğunu cidden yaşamadım.Annem ve babam gücümüzün yetebildiğinin en iyisini yaparlardı.
Belki her beş yılda bir yurtdışına Corfu veya Majorca'ya giderdik,ama Cornwall'a her yıl gider ve bir karavanda kalırdık.Yedi saatlik çok sıkışık araba yolculuklarını hatırlıyorum,walkmanlerin şarjı dolu;sözcük arama kitabımı cidden severdim ve ayrıca Paskalya Bayramı geçit töreni için fikirler tartışırdık.Çok ciddi bir şey.*Ciddi surat*.



KOÇ MACERALARI
Beats International'dan Dub Be Good To Me şarkısından sıcak reçel benim konuştuğum ilk kelimelerden. Ben görünüşe göre bu kelimeyi 1 yaşında söyledim. Kız kardeşlerim bu şarkıyı bana sürekli söylerlerdi,bende sadece şarkıda en olay kısmı söylemek için seçtim.
Sıcak reçeeeeeeeeel!
Ben gerçekten şarkı ve dansı sevmeme rağmen, sanat ve oyunculuğa tutkum vardı. Sanat ve çizimi seviyordum, ve hatta şimdi bile oturup düşüncelerime odaklanıp, her şeyi kapatıp çizim yapabiliyorum. Ben oyunculuk veya bir karakteri oynamayı seviyordum. Ben her zaman, bilinmeyene doğru adım atmayı,tüm engelleri aşmayı ve bir süre için başka biri olmayı isterdim, çok ilginç. Özellikle genç ve hasta iken, unutmama yardımcı oluyordu. Onlar hala şimdi beni filmlerde büyüleyecek, oyun ve karakter binası. Ben her zaman şarkı söylüyordum ve dans ediyordum çünkü gerçekten eğlendirmeyi ve genç yaşta insanları mutlu etmeyi seviyordum. Ev videoları izleyip ve asla durmadan etrafta koşturup, balina sesleri çıkarıyordum televizyon gibi davranarak. Çocukca şeyler mi? Belki de değil.
Ben çok konuşkanım, çünkü benim iki ablam vardı ve böylece onlardan her zaman bir şey öğrenebiliyordum. Benim annem ve babam derdi, sen her zaman büyük bir kız olup onlara yetişmek için acele etmelisin. Benim kardeşlerim bana ekstra ev ödevi vererek kullanırdı, ben 6 yaşındayken her gün Fransızca öğreniyordum. Her 6 yaşındaki biri bunu bilmeye ihtiyaç duyar. LOL.
Gittiğim her yerde şarkı söylemeyi hiç bırakmadım.

Ben üç yaşındayken ilk performansımı sergiledim ve ben bir yarışma için Cornwall bölgesindeki karavan parkında bir teyp ile Twinkle, Twinkle, Little Star'ı seslendirdim. Ben mor örgü bir kazak ve çiçekli tozluk giymiştim ve dolly ayakkabı şimdi çok farklı. Kız kardeşlerim kaydetti ve ben yalnışlık yaptım çok utanç vericiydi, hatta üç yaşında olduğum için berbat hissediyordum. 6 yaşındayken Lady In Red'i seslendirdim. Eminim o hafta Fransızca kursumun olduğunu bilmiyordum. Bizde The Three Cornish (Üç Cornish) denilen bir üçlü vardı: Rachel trombon ve Hannah piyano çaldı. Bizim tema melodisi Biz Cornish Pasties 1,2,3! Ah biz harikayız. *Yalakalık* Bizim performanslarımız annem ve babam ile cumartesi öğleden sonra oturma odasında gerçekleşmiştir. Bizim büyük mekan olarak en büyük cesaretimiz bahçede annem ve babam, amcamlar, teyzemler ve dedem için gerçekleşmiştir. Biz yüksek belli kot giyerdik, siyah tişört ve Ray-ban benim elbiselerim gerçekten hiç değişmedi. Kim bilir belki bir gün yine, üçlü grup oluruz? Kardeşlerim benim turnelerime hep destek olurlar. Aslında bunu ödeyeceğim.Cornwall/Caravan Park'da görüntülerim var martı gibi giyinmişim. Çıkartıyorum SID magic torch(Sihirbazlık) Herkes dışında annem tuvalet kağıdı yapmıştı. Gençken hiçbir şey bana sır olmazdı, çok dürüsttüm ve bu kesinlikle beni terk etmemiş bir şeydir. Ben her zaman tam olarak ne düşündüğümü söyledim, ama artık sır tutmada profesyonelim.Sid the Seagull/ Cornwall'da Lizard team(Kertenkele grubu) vardı, ve biz her zaman Sid takımdık. Sid'i seviyorum, muhtemelen 18 yaşında işe alınan martı elbiseli olduğunu biliyorum, ama o, o zaman büyülü oldu. Biz bizim son aile tatili için oraya gittik, ben yaklaşık on dört yaşındayken ve kertenkele takım Lizzie bindirildi.

Biz üzgündük, gerçekten iyi değildik. Tüm tatil devam eden bir şaka oldu. Bir şey yalnış giderse, biz Lizzie suçluyduk. Lizzie korusun. Annem ve babamın balayısı Cornwall'da olmuş, bu yüzden her zaman özellikle Lands End,Penzance,Looe Bay ve Mullion için gidiyoruz. Annem ve babam geçmişte yaptıkları hikayeleri anlatırlardı. Cornwall dünyada benim en sevdiğim yerlerden biri olarak kalacak. Bu bizim aile için çok özel bir yerdir. Tatillerde hep çok eğlendim. Çünkü hiçbir zaman bilgisayar oyunlarım ya da Blackberry'im veya Sky+ yoktu, ben bir şeyler yapmakta zorlanıyordum. Bir ağaç, bir kale ve sopa ile bizi yemeye çalışan yılanlar vardı babam bir canavardı. Annem ve babam bizim hayal gücümüzü kullanmamızı isterdi, oyun, şarkı, dans, çizim, onlar inanılmaz. Ben gerçekten kardeşlerime çok yakındım. Yakın olsakta yaş olarak benden büyüklerdi ve gençlerdi. Ben hatırlıyorum bir keresinde onlar gibi görünmek için makyaj yapıp The Rock Horror Show gece kulübüne gitmek istemiştim. Onları gerçekten kıskanıyordum ama gidememiştim. Onlar benden daha geç yatarlardı, ben 06:15'de yatakta oluyordum ama kim bilir ne zaman uyuyordum! Belli ki çok erken. Rachel ve benim ay yıldızlı çantamız vardı, Harry Potter gibi bir şey, Ben Hannah'ın gardırobunda tatlı saklardım. Şimdi bunu söylediğimde gerçekten kötü görünüyor. Komik, sorun olmuyordu. Temelde tüm paramızı şekerleme ve çikolatalar için saklıyorduk. Gerçekten bir çocuk olarak çok tuhaf. Ayrıca rastgele malzemeleri bir kabın içine koyup gece ne olduğunu görmek için radyatörün altına bırakıyordum. Bu çok bilimsel, hatta kasede diş macunu ve çim vardı.

Ben dört yaşındayken annem ve babam yerel dans okulunda baleye başlayacağımı söyledi. Ben çok heyecanlandım. The Wenn Stage School (korkutucu sokağın aşağısında). Seven Kings'de Ben 12 veya 13 yaşına kadar bir haftada bir kaç kez gittim. Sonra modern baleye devam ettim. Orada olduğum her gün, her şey sona erdi, drama, şarkı ve caz hepsi. Benim sevdiğim şeyleri destekleyen bir annem olduğu için çok şanslıydım. Ben Wenn okulundayken Krackers Çocuk Tiyatro Ajansındaydım. Onların sayesinde, ben Nickelodeon reklamlarında oynadım, herkes hatırlıyor mu? Islington'da Old Kings Head Pub'da üflemeli çalgıları miras yaptım, iki yıl üst üste, başrollerde oynayan bir çocuktum. Hokkabazlık okulu ve gösterileri zor oldu ama ben sevdim. Ben hayatımı performans yapmak isteyen biri oldum. Ciddi anlamda 9 yaşındaydım. Haha!
Ben İngiliz Sanat Ödülleri'nde farklı dans okulları ile yarışma yaptım ülkenin her yerinden gelen insanlar çeşitli kategorilerde yarıştı. Bir sürü kategori girdi, ve her zaman içinde en uzak olan ikisi oyunculuk ve şarkıydı. Bir kez ayakkabı dükkanında bale yaparken asistan olarak bir parça yaptım, korkunç bir şeydi. Ben deneyip, internete video koydum, utanç vericiydi.Wenn Stage Okulu'nda gençken çekilmiş bazı performanslarımı YouTube'a koyduk. Benim gibi biri Aladdin'in klasikleri. *Yalakalık*

''Annem. Rose. Gençken bir bale dansçısıydı.''
''Ruhun bir yeri vardır.''

AİLE BAĞLARI
Biz sessiz büyük bir aileyiz.Annemin 4 erkek kardeşi var,babamın da 3 erkek kardeşi var,bu yüzden çok amca/dayı,teyze/hala,kuzen ve torun var.
Annemin babası ben 3 yaşındayken öldü.Onun gülümsemesini hatırlıyorum,ben ve kız kardeşlerimle çok oynardı.Hâlâ fotoğraflarımız bende var.Annemin annesi,benim Nine B'im,harika ve yıldız işaretlerine,uzun sivri tırnaklara,yeşil rengine takıntılı olmamın nedeni.
Ayrıca babamın annesi de ben 3 yaşındayken öldü-ona bu kadar benzemem delice.Geçenlerde bir fotoğraf gördüm,aynı kaşlara ve gülüşe sahibiz.Babamın babası,dedem,babam gibi eğlenceli,son derece iyi bir baterist,eşi,Nine S,her zaman bana saçını ve makyajını yaptırır,bana ikramlar verir.
Annem,Rose,küçükken bale yapıyormuş,eski fotoğraflara bakarsanız bizim figürlerimiz tıpatıp aynı.Annem şu an ilkokul öğretmeni ve neredeyse 20 yıldır öyle.Babam,Steve,her zaman komedyen olmak isterdi,yüzde yüz tanıdığım en komik insan.Neredeyse yirmi beş yıldır sosyal görevliydi.İki kız kardeşim de oyuncu olarak büyüdüler,tiyatroyu seviyorlardı.Büyük kız kardeşim,Hannah,şimdi profesyonel fotoğrafçı ve Calum'la evli,iki güzel çocuğu var.Rachel harika bir şair ve Pete ile evli,muhteşem bir oğlu var.
Kardeşlerimin eşleri,Calum ve Pete,hiç sahip olmadığım erkek kardeşlerimler.Onlar en iyisi ve bana karşı çok korumacılar.Arabalar,müzik ve filmleri konuşuyoruz.Erkek şeyleri.Grrrrr.
Bunu itiraf etmek biraz utanç verici ama eskiden Cumartesi öğleden sonra 'Aile Konferans Toplantısı' olurdu ya da hepimizin bir sırası olurdu.Annem ve babam bizi oturtur ve ''Hayatlarınızda neler oldu?Konuşmanız gereken bir şey var mı?'' derdi''

Biz çok açık ve dürüst bir aileyiz,çocukken bize seni seven ve sana değer veren biriyle problemlerini ve duygularını tartışmanın sağlıklı bir şey olduğunu öğrettiler.
Büyümek gerçeğini hafife almıyorduk ve şimdide almıyoruz. Annem ve babam hep derdi, ''Kâbuslarınızı rafa kaldırın ve hayallerinizi masanın üstüne koyun.'' Biz oturup gerekirse saatlerce her şey hakkında konuşurduk sonra hepimiz neşelenmek için bizim favori müziklerimizi dinlerdik. James Brown, The Funkadelic, D.Train, Joan Armatrading, Bob Marley ve Tracy Chapman. Biz büyürken evimizin içinde çok fazla ruh ve korku dolaşırdı.
Ben kendi zevklerim geliştikçe, TLC ve Spice Girls dinledim. Ben hep şık olmak istedim ama her zaman sportif olmalıydım. KMT. Ablam Rachel'de Peter Andre saplantı olmuştu, Run-DMC gibi yanı sıra eski okul rap müzikleri. Hannah Take That'i severdi.Hatırlıyorum bir yıl boyunca Take That pastası olmuştu,o hâlâ bunu benim Gary Barlow'u tanıdığım kadar komik bulur. Take That benim en sevdiğim grup değildi; benim için hep 5ive oldu. Müzik her zaman aileyi bir araya getiriyor ve mutlu etmek için bir bağ oluyor.
OYUN GÜNLERİ

Goodmayes İlkokulu'na (haliyle) Goodmayes'te gittim,aynı zamanda orada annem öğretmendi.Kız kardeşlerim de oraya gitmişler,güzel okuldu.Oraya şimdi geri dönmek ve ne kadar küçük olduğunu görmek komik,ben küçükken büyük gibi hissetirirdi,,eğlencenin sonu olmayan bir labirent gibiydi.Annemin orada öğretmen olması havalıydı.O sadece beni Kırmızı Burun Günü'nde utandırmıştı.Disby (yeşil teletabi) çantası vardı,kırmızı burun takmıştı ve o şekilde okulda dolaşmıştı.Ben ''Çok utandım.'' tavrındaydım.Şimdi bile arkadaşlarım en iyi öğretmenlerinden biri olduğunu söylerler - çok ilgili ve düşünceli,her zaman kendinden önce başkalarını düşünür.
Adımın geçtiği söylentiyi açıklayacağım: 'Jessica çok akıllı bir çocuk, o sadece konuşmayı bırakıp başkalarını rahatsız etmeyi durdurması gerekiyor' Herhalde şimdi aynı değerlendirmeyi almak istiyorum, dürüst olmak gerekirse. Ben profesyonel değilim ama bazen zevzek olmak istediğim anlar vardı.
Ben bir keresinde okuldan eve gönderilmek için hasta gibi davrandığımı hatırlıyorum, bisküvi yiyip tükürüyordum. Ben bunu hatırlıyorum, ''Muhahaha, Ben yaptım hepsini kandırdım.'' Sonra annem geldi ve sadece şöyle dedi, 'Sen sadece bir bisküvi yedin, değil mi?' Ben çok utanmıştım, çünkü orada tüm insanları kandırmıştım ama o biliyordu. Anneler sadece bilir.
Ben ilkokulda klarnet çaldım - Kötüydü. Ben pratik olmasaydım Annem bana yeni sazlık almazdı, bu yüzden okul meclislerinde bulunurdum, ben orada olurdum, devamlı bağırırdım. Bir çeşit klarnet remix yapıyor gibi göstermeye çalışıyordum. ''Göster ve anlat'' diye bir şey yapardım, sınıfa göstermek için bir şeyler getirirdim, hikayesini anlatırdım, ya bir şarkı ya da bir dans gerçekleştirirdim. Ben ve arkadaşım Hannah step dansı yapacaktık, ama öğretmen, Mrs.Taffe, ile ilgili unuttum. Streç giysilerle ve tap ayakkabılarıyla herkes bize bakarken toplantı salonundaydık,soğuk hissettirdi. Ben şarkıyı hatırlamıyorum, ama ben dansı hatırlıyorum. Ben hala da yapabilirim! Ben şarkı söylemektense okulda daha çok dans ettim. Bankların üzerinde dans rutinleri ediyordum. Ben ciddiye oldukça aldım - onu

Ben ciddiye oldukça aldım komikliğimi geri alıyorum. Ben ve benim arkadaşım Holly, şimdi benim hala en iyi arkadaşım, biz MN8'in I've Got A Little Something For You' şarkısında dans ettik ve o performans sergilerken o büyük bacağı ile kendi suratına tekme attı. Klasik Holly.
Ben ülke dans kulüplerine ve Brownies'e gittiğimi hatırlıyorum. Ben rozet toplama işleri yapmayı seviyordum ve ben hala çantamda bir yerlerde olduğuna eminim. Brownie'ye gidip rozet almak için bir fincan çay yapmam gerekiyordu. Kolay geliyordu, ama bunu devirdim ve kendimi yaktım ve yanık kremi için A&E almam gerekiyordu ve büyük bir sargı bezi ile sardık, ben rozeti hakedemediğimi göstermiştim. Ancak, 'Göster ve Anlat(Show and Tell)'de herkes ile paylaşmak için dramatik bir şey vardı çok heyecanlıydım. Ben hiç rozet almadım. TAMAM - gülmeniz için izin veriyorum.
Ben Hashmi adında bir kızla büyüdüm. Benimle bu yol boyunca yaşadı ve birlikte herşeyi yaptık. Brownies'de dahil. Biz aynı kıyafetleri giyerdik ve birlikte tüm zamanımı geçirdim. Kar yağdığında benim bir kez böyle canlı bir hatıram vardı ve biz okula yürüyorduk. Hem bizim Bobble şapkaları vardı.
Fotoğrafta yazan: (Ben ve Hashmi İlköğretim okulunda)

Ben hatırlıyorum, yaklaşık yedi yaşındaydım, sokakta koşarken, başımızı sallardık ve bobbles şapkaları ile birlikte. Şimdi bile Bobble şapka giyerim, bunu yaparım. Bu şeylerin sizinle kalması ne kadar da eğlenceli. Biz her zaman sonsuz arkadaştık, bizim plaketlerimiz vardı, kupalar, kıyafetler, öğle yemeği kutuları. Herşey.
Hashmi bana Gucaratça(Hindistan'da bir dil) öğretti. Ben gençken Gucaratça çok konuşmak için kullanırdım ve ben hala şimdi biraz hatırlamak isterdim. O bana şarkılar öğretti ve kelimeleri söylerdim. O bazen ailesine kaba konuşma yapardı ve belaya girerdik sonra kıkırdardık. Gucaratça konuşurken, şarkı söylerken benim videolarım vardır. Başka bir tane bulmalıyım...
İlköğretim okulunda yüksek sesle ve aptalca; diğer çocukların çoğu gibi, ben sadece uyum sağlamak istedim. Tırmanma çerçevesi üzerinde sallanmayı seviyordum. Parlak bir kireç yeşili Ellesse eşofmanım vardı. Bazen oldukça erkeksi giyinirdim; Ben dans rutinleri oluşturmayı sevdim. ama futbol oynarken veya spor yaparken hiç bir sorun olmuyordu. Bir keresinde annem bana Cabbage Patch Kids satın almıştı herkeste onlardan vardı, ben onlarla oynuyordum kızların yanına gittim onlar bana güldü. Pokemon tercihim, misketler ve atkestaneleri neyse.
Doğum Günü ve doğum günü partileri annem ve babam için her zaman özeldir. Pijama partisi vardı, bir büyücü (tükürerek konuşur, onu asla unutmayacağım, onun kadar enerjik olunmaz), Çocuk Krallığı, Al'ın Eğlenceli Evi (Mavi bir ipek kesemi kaybettim içinde 60€ vardı.) Ben araba park yerinde düşürdüm ve biz inanılmaz şekilde geri gittik, o hala oradaydı. Ben Adidas koşu ayakkabıları giymiştim, o günü hatırlıyorum, size elektrik şoku verir. (Rastgele.) On üçüncü yaş günüm için 70'ler temalı bir partim vardı, ben bir altın elbise giydim. Bir çocukla dans etmek istedim ve o bana böyle dedi; ''Benim altına alerjim var'' Ben mahfoldum. Ben bütün erkeklerden çok daha uzundum. Bu kolay değildi. LOL.
Bir yıl Goresbrook partisi vardı (bir eğlence merkezi oldu) Çok sıcaktı kaynıyordu, Holly ve ben bir dans rutini yapmak için çabalıyorduk unutmayın. Ben on yaşındayken, ben ve Holly koştururup, dışarı çıktık ve uyuşturucu alan bir adam gördük. O eğlence merkezinin yan etrafında yatıyordu köpeği yüzünü yalıyordu. Elimden geldiğince hızlı bir yetişkine anlatmak için geri koştuğumu hatırlıyorum. AmbuIans muhtemelen onun hayatını kurtardığını söyledi.

''Kendimin kendimi tutması gereken zamanlar vardır, ve tutamıyorum yüksek sesli o gürültü. Ve bu(fotoğrafta) sabah hastahanede olduğum zaman.''
- Başım için anditioned vurulduğu zaman -
Whistle Down The Wind

KALP ATIŞINDA DEĞİŞİM
Ben ilk hasta olduğumda yedi yaşındaydım. Benim düzensiz kalp atışlarım vardı. Babamın Wolff- Parkinson- White sendromu var, bunu yaşamaya başladığımda o benim her zaman duygularımı anladı.
Ben sağlığım için karanlıkta tutulmayı hiç sevmedim. Eğer hasta olacaksam, bana söyle. Birisi hasta ise, söyle. Benim sonuçlarım normal değilse, bana söyle; Gençliğimden beri neler olduğunu bilmek isterdim, böylece hazır olurdum ve bununla başa çıkmak için güçlü olurdum, her neyse önemli veya önemsiz. Her zaman pozitif kalmak önemlidir.
Şimdi benim sağlığım bir zamanlar olduğu gibi kötü değil, hiç bir şekilde. Ama emin olmamız gereken anlar vardır ben kendime bakıyorum ve kendimi çok zorlamıyorum. Gerçekçi olmak zorundayım; Kendimi 2 yıl daha zorlamak istemiyorum, daha sonra safdışı etmeliyim. Sadece herkes gibi, ben bedenimi dinlemek zorundayım ve zaman, zihnimide.
Epping ormanına gittiğimizde ilk defa bir şey oldu. Nedense, ben o gün düşünüyordum. Ben Wotsits düşünüyordum!

'' Ben ve benim en iyi arkadaşım Holly: Hamley'ler de bir gün geçiriyoruz. İlk hastalandığım zaman. :) ''

O gün, Ben Wotsits(Bir cips markası) düşünüyordum. Sebebini bilmiyorum, onları yemiştim ya da benim aklım o gün bir paket Wotsit cipsteydi.
Biz bir gün sonra babamla arabaya giderken, babam dediki, 'Yarış', bu yüzden koşmaya başladım ama ben daraldım. Oldukça dramatik ve saçma olabilir, hatta o zamanlarda babamı bir dalga olarak düşündüm. Hareket edemiyordum ve nefes alamıyordum. Babam ciddi olduğumu farkına vardı, o beni aldı ve hastahaneye doğru sürdü. Ben korkuyordum ve şaşkındım. Sen iyi olduğun zaman birden garip hissedersin ve sonra böyle ani bir şey olur neden olduğunu bilmiyorum, bu korkutucu olur.
Kötü olan kalp sorununun olması, ergenliğe başladığımda üzerimde yalnızca bir sütyen ile testler yaptırmak zorundaydım. Çok saçma geliyor, ama başka bir şeyi bu gerginliğimi almak için kullanıyordum.
Gencim ve araştırmak isteyen bir sürü doktor olabilir ve teşvik etmek, utanç,korku. Acı çektiğim zamanlar vardı -- gerçekten canımı acıtan taramalar vardı. Şimdi taramalar var ve ECG'ler. Ben sadece gülerim çünkü çok gıdıklanırım.
Annem ve babam beni herkesten farklı gibi hissettirmedi. Ben de herkes kadar hızlı koşamazdım. Ben çocukluğumda bir sürü beta bloker içtim. Beta blokerler, kalp düzenini bir ritim içine almak, yardım etmek için alınan ilaçlardır, ama yan etkileri düşük kan basıncı yapmasıydı. Ben çok çöküntülü nöbetler geçirdiğimi hatırlıyorum. Ben hastahanede çok sık duruyordum.
Ben on ya da belki on iki yaşındayken, Blousey Bugsy Malone oynuyordum. Provalar için gün boyunca hastahaneden çıkardılar ama bir gecede yine alındım. Bu garip: Bu hastahane bir cezaevinde çeşit olması gibi. Birisi benimle her zaman oldu çünkü, beni izlerdi. Bazı asılı şeyler vardı-ekranlar ve herhangi bir şeyler - bu yüzden cidden hasta olduğumu biliyordum,ama anne ve babam benim bunun için asla endişlenmeyeceğime ve bundan dolayı korkmayacağıma emin oluyorlardı. Onlar günlük hayatın içinde entegre olmuşlardı, bu yüzden normal hissediyordum. Çünkü ailem, kalp problemime büyük bir muamele göstermedi. Benim için sadece normaldi. Arkadaşlarım mükemmeller, onlar bunu görmezden gelebildi, bir çocuk olarak istediğin nedir? Sadece kabul edilmek.
Muhtemelen şimdi ne yapacağımı hayal ederken bir çocuk olduğumu düşünüyorum. Ben hastalıklı, sıska bir kızım, tenimin rengi hafif yeşil renkli, ve her zaman hastahane dışında ve içindeyim.
Fotoğrafta yazan: ''Gencim ve araştırmak isteyen bir sürü doktor olabilir ve teşvik etmek, utanç,korku. ''

Normali oynarken sonra birden çöktüğüm zamanlar oldu.Sonra insanlar iyi olmadığımı fark ederlerdi.Bunu gizlemek hakkında iyi olduğumu sanırdım ve şu an bu konuda iyiyim,biliyorum.
Sekiz ve on dört yaşları arasında birkaç haftada bir Essex'teki King George Hastanesi'ne giderdim.Oraya genellikle testler ve izlenmek için giderdim.Bana yedi-yirmi dört kasetleri verirlerdi ve derime ECG sopaları takarlardı.Küçük Tam-agotchi'm vardı-belime takılan sopa gibi bir şey ve her kalp atışım düzensiz olduğunda bu düğmeye basardım böylece kasette işaret belirirdi.Sonra butona bastığımda kalbim cidden düzensiz mi diye bakarlardı.İnanılmaz teknoloji.
Sık sık hastanede olmama rağmen,benden daha hasta olan çocukların etrafında olurdum.Şanslıydım,sanırım,hastanede hayat kurmak,arkadaş edinmek ve orada okula gitmek için yeterince uzun sürem olmadı.
Her zaman çok utangaçtım;hâlâ sessiz ve utangacım.İnanın ya da inanmayın,kendimi kendime sakladığım zamanlar oldu,orada gürültülü değildim;orada nasıl olduğumu gözlemlemeyi seviyorum.
Ortada büyükçe yazan yazı: BİR NEDEN İÇİN ÇALIŞMAK UZUN SÜREBİLİR,AMA BEN BAZI ŞEYLERİN BİR NEDEN İÇİN OLDUĞUNA İNANIYORUM.

Eskiden oturmayı,bulmaca çözmeyi ,boyamayı veya resim çizmeyi severdim.Hastanede şarkı yazarak,şiirler yazarak ve resim yaparak zamanımı harcardım.
Ailem her zaman yanımdaydı.Benimle hava veya futbol hakkında konuşur,benimle birlikte kelime araması yapar veya genellikle beni meşgul ederlerdi. Aslında ailemle ilgili daha çok şey hatırlıyorum hasta olduğumda kendim olmazsam daha çok hasta olurdum.
11'de bir ablasyon almalıydım, ve Great Ormond Street Hastanesi'ne götürüldüm. Bir ablasyon ameliyatında elektrik akımı ile kasıktan ve omuzlardan ve onlar aslında denerler kalbin düzenli ritimi için. Ben anestezide uyandığımda şunu sordum, 'İşe yaradı mı?' ve babam cevap verdi, 'Hayır, sana güveniyorum, bu yola kadar geldik ve işe yaramadı.' Bu beni güldürdü, ve ben bunun bir mizah olduğunu düşünüyorum, bana göre, bu güçlü bir şeydir. İnanın şüphe ve olumsuzluklarla kendinizi boğarsanız bu size yardımcı olmayacaktır. Kahkaha, iyi enerji ve pozitif düşünme çok daha yararlıdır.
Dinlenme odasında olduğumda lav lambalarına saplantılıydım TANRIM, ve ben ameliyattan sonra oraya gitmek ve oturup bubbles izlemek ve yerde minder üzerinde yatmak istiyordum. Ben her zaman böyle bir oda ve böyle bir ev isterdim -- günün birinde!
Çoğu çocuk iyiydi, burada, şüphesiz bazıları korkunç çocuklardı! İlkokulda, beta blokerlar yüzünden cildim yeşile dönmüştü, o yan etkilerinden biriydi. Artı bu hastalık: Batık gözler, büyük dişler ve büyük perçemler. Benim perçemlerim çok büyük olduğu için saçlarımı at kuyruğu yapıyordum. Üzücü zamanlar. Neredeyse bir avuç vardı çocuklardan bahsediyorum.
Benim şarkı yazmam için 'zorbalık' gerekli bir şey oldu. 'Who's Laughing Now (Şimdi Kim Gülüyor) dürüstlüğü: çocuklar altımdan sandalyemi çekiyorlardı, kafama taş atıyorlardı. Sonra 'Do It Like A Dude' çıktı, Facebook'da beni kullanan insanlar, takılmak istiyorlar. Olur gibi, o kişiler ben okuldan eve yürürken bana taş atıyorlardı. Şimdi sadece ben başarılı oldum ama onlar geçmişi yeniden yazamazlar.
Zorbalık korkunç değildi: Ben asla dövülmedim, ama bazen kelimeler morluklar daha fazla zarar verir. Gençken, gerçekten insanlar neden böyle davranıyor anlamıyordum. Ama benim inanılmaz anne ve babam vardı ve ailemle eve gidiyordum. Her çocuk yapar, ama onların desteğiyle devam edemem. Bazı fan mailleri alıyorum, ne de inanılmaz. Bazı yönlerden o zorbalıkların bütünü geçti diye seviniyorum ve bir gün hasta insanlara yardım için bir şarkı yazabilirsiniz.
Bunun üzerinde çalışmak uzun zaman alacaktır, ama bazı şeyler için bir sebep olur ve ben buna inanıyorum. Ama bunun sonunda, şimdi kim gülüyor?

BÖLÜM 2
'Eğer ulaşamazsan yıldızlardan düşemezsin. Yani her günü hayatının sonu gibi yaşa sonu,sonu..'
Stand Up


Ben büyüyüp gerçek büyük bir kız olmaya hazırdım. Blazer ve kravat lütfen..
BÜYÜK OKUL
Ben Mayfield Ortaokulu'na gittim. İnsanlar bana şartları kabul etmem gerektiğini söyledi. Benim hissettiğim, 'Ben Jessica Cornish; al ya da bırak.' Bir meydan okuma için yeni şeyler her zaman iyidir. Ben korkak birisi değildim. Severdim, 'Hadi yapalım' Ve yeni arkadaşlar edinmek oldukça iyiydi. Bence. *Dalga*
Mayfield bizim eski evin yolunda bir okuldu, bu yüzden taşındıktan sonra gitmek çok zor oldu ama ilköğretimden arkadaşlarımın çoğu ile birlikte olmak istemedim. Ben kız kardeşlerimle oraya giderdim ve her ikisi de kafa kızlardı. Her gün yürümek ve plaket üzerinde isimler görmek istiyordum öğrenmenlerim şöyle derdi, 'Oh, sen Cornish, senin için yüksek umutlarımız var.' Çok iyi huylu ve akıllı olmak için üzerimde baskı vardı, ama akademik değildi -- ben hala değilim.
Bazı şeyleri beynimin içine çekemiyordum. Ben zekiyim, ama ben akademik değilim. Büyük paralarla çalışan biri değilim. Benim Coğrafya sınavımda dört tane yüzdem vardı hatırlıyorum ve ben bütün gün haritadaki Londra'yı bulmak için mücadele ediyordum. *Garip*
Benim GCSE sonuçları açıklandı ne olursa olsun ben beğendim ve benim iyi notlar aldığımı kanıtladı: Ben Sanattan bir A* aldım, Drama A, İngiliz Edebiyatı A, İngilizce dili B, Fransızca C (Bonjour, je m'appelle Jessica - Merhaba benim adım Jessica) ve sonra üç Ds ve üç Es. Amacım açıkca her yönüyle not almak oldu! Hayır Fs olmadı, en azından ben döndüm, bilsem bile çok şey yapmayacaktım.
Ben ortaokulda hiç şarkı söylemedim, çünkü okul tarafından desteklendiğimi hissetmiyordum. Sanırım hiç davet olmamıştı bu yüzden. Müzik öğretmeni, bana göre, öğretim yapmamalıydı. Umarım şimdi yapmıyordur. O çok iyi bir adam değildi. Ben müzik hakkında yapabileceğim kadar biliyordum, ben onun neyden bahsettiğini bilmiyordum. O çok kabaydı.
Bir genç olarak, okul korosunda olmama izin verilmedi (yetkili olabildim) Bazı anneler boğazına başparmak takılmış gibi dedi çünkü ben çok yüksek bağırıyordum -- on bir kişi olduklarında güzel bir şey değildi. Ben eve gittiğimi hatırlıyorum ve anneme söylüyorum. Ben çok üzülmüştüm.
Ortaokul'dan zevk aldım, ama dürüst olmak gerekirse burada olmak biraz istedim ve gidip gerçekten sevdiğim iş için her günümü harcadım.

Jessie J, Ortaokul'da..

BRAT PITT
Bu bölüme klasik beceriksiz Jess hikayeleri ile başlayalım. Tüm sahne şovları gibi, işler ters gidebilir. Bir gece, 'When Children Rule The World' şarkısını vokal olarak söylerken, Brat'in rolü gibi Whistle Down The Wind söyledim ve kariyerimde tekrarlanan bir tema olacaktı. Ben sahneyi terk edermiş gibi yaparken, yolumdaki orkestra çukuruna düştüm. Daha sonra şaşırtıcı bir dönüş yaptım. Notalar havaya uçtu, ve ben iletken üzerinde hissediyordum. İnanılmaz şokumla devam ettim ve inançsızlığımla, bence. Benim bu müzikal tiyatroma takma ad oluşturdular: 'Brat Pitt'. Orjinal.
Ben duygularımı hatırlamıyorum 'özel' ya da bir çocuk gibi farklılar çünkü ben Batı ucunda çalışıyordum. Her gün gitmek istemiyor değildim, ama çocukken yasaktı. Haftada dört ya da beş gösteri yapabilirdim, ve bunu yapıyordum. Ben bir matine için 50$ alıyordum ve bir akşam gösterisi içinde 75$. On yedi yaşında iken ne zaman annem ve babam para verirse ıslık çalıyordum. Ve bu paranın bir kısmını kıyafet ve seyahat için alır yarısınıda geri verirdim. Ben, ben olduğum için diğer yarısınıda bongoları çalma üzerinde geçirirdim ve rastgele şeylere gerçekten gerek yoktu. Ben bir davul kiti istemiştim ama buna paramın yeteceğini sanmıyordum, ben bongolar aldım. Hala duruyordur. Bunlar... sahte.
Ben bazı arkadaşlar ile Annie için seçmelere katıldım ve tüm kızların gerçekten yorgun ve küçük olduğunu düşünüyorum, bu beni etkiledi. Ben çooooook yüksek sesimi hatırlıyorum. Yönetmen gibiydi, 'S***!' Benim güçlü bir sesim vardı ve onu nasıl kontrol edeceğimi gerçekten bilmiyordum. *GÜNEŞ YARIN ÇIKACAK!*
Arkadaşlarım yapabiliyordu, ben yapamıyordum. Ben dışarı çıktım ve annem bana, 'Yüzüme kapıyı çarpman bitti anlamına gelmez, bu daha büyük olduğu anlamına gelir, daha güzel kapı seni bekliyor sadece onu bulmak zorundasın.' dedi.
Yaklaşık iki hafta sonra, Batı tarafında ben bir rol aldım Brat olarak Andrew Lloyd Webber'in Whistle Down The Wind.(Ben kapıyı buldum, anne) Sonbahar konserinde ortaokulda tema şarkımı söyledim 'Whistle Down The Wind' Bu serin. Müzik öğretmeni ne yaptığımı görebiliyordu. LOL.
Benim hobim, ıslıklar içinde rol aldıktan sonra kariyer yapma halini gerçekleştirdim.

Şarkı dersleri yoktu; Ben sadece ağzımı açar ve şarkı söylerdim -- tüm hesaplar yüksek sesli! Yaptığım çok alıştırma yoktu. Batı ucu gösterisinde rol alıyordum şüphesiz benim için her şey hızla başladı ve ben tek değildim iyi bir şeyler yapmak için gittim. Ben orjinal bir oyuncuydum ve orjinal oyuncu ıslıklarla kayıtta, yanında Sugababes'den Jade, The Inbetweeners'den James Buckley ve inanılmaz bir şarkıcı ve sanatçı Bluey Robinson, ben yüzlerce kez eminim ki diğerleride başarılıydılar -- büyük hayallere gençken sahip olmak büyük bir deneyimdir.
O zamanlar iki yıl boyunca Romford'dan Colin'in sahne sanatlarına gittim. Bu harika. Biz o sırada Romford'a taşınmıştık, bu yüzden kendimi o bölgeye bağlamak için bir yol buldum ve insanları tanıdım.
Rochelle Wiseman ile birlikte Cumartesileri giderdim ve James Buckley ile de. Bu komikti. Dans okulu o kadar da zahmet vermiyor. O eğlenceliydi -- Hatta öğretmenler bile buna gülüyordu, çünkü o çok iyiydi. Herkes için iyi olduğunu biliyordum. Çok gururluyum. Ayrıca bu süre içinde, Ben İngiltere'nin Brilliant Dehaları denen bir şeye girdim, 16 yaşının altındaki çocuklar için yarışma. Pop şarkıcısı kategorisine girdim. Çevrimiçi olmaması hala beni şaşırtıyor. Benim hala DVD vardır -- çok komik. Bunları seyretmek çok garip ve ben evin etrafında yürürken sadece şarkı söylüyorum. Siz giderken, böyle bir şey söyledim: 'Ben sadece insanların beni radyoda duymasını istiyorum ve bunun olacağını biliyorum.' Tuhaf. Sarah Ferguson ve Robin Gibb ile tanıştım, onlar bana ödül sundular -- Ben Robin'in vefatını duyduğumda gerçekten üzücü olmuştu. O bir efsane ve pop, disko tarihinin büyük bir parçası. Sesimi uluslararası dinleyen ilk kişi oldu. Ben onu tanıdığım için çok şanslıydım.
''BENİM HOBİM, GERÇEKLEŞTİRİLEN KARİYER SONRASINDA ISLIKLARIN ROL HALİNE GELMESİ.''
Benim tiyatroyu sevdiğimi biliyor muydunuz? İnsanlara dışarıdan seslenmeyin. Geçenlerde bir Hayalet görmek için gittim ve bazı konserlere göre tiyatro bende izlenim bıraktı. Ben tamamen farklı olduğunu biliyorum ve insanların şarkı söylemesinden daha iyi bir şey yoktur, ama bazen bir grup ya da şarkıcı izlerken histerik olmalılar; tiyatroyu, oturup saygılı, barışçıl; seyret, daha sonra sonunda tezahürat yap. Buna alışmak için gerçekten zor olan bir şey var. Kızgın olduğunda insanlara bağırarak konuşursun, 'Lütfen bunu benim için imzalar mısın?'
Ben şimdi evlenmeyi istiyorum, bunu düşünüyorum. Ben insanların birlikte şarkı söylemesini seviyorum, ama ben de dinlemek için meydan okumayı seviyorum.




EN İYİ İNGİLİZ
2 yıllık müzikal tiyatro ve güzel sanatlar eğitimi için on altı yaşımdayken Croydon'daki The BRIT Okulu'nda ses seçmelerine girdim.Whistle Down The Wind'da büyük kız kardeşimi oynayan Laura Michelle Kelly bunu bana önermişti.Seçmelerde çok gergindim ama oraya gidip gördüğümde oradaki bütün özgürlüğe aşık oldum.Atmosferi harikaydı.Buraya girdiğimi öğrendiğimde çok mutlu olmuştum.
Boş zamanlarımda ne yapmak istiyorsam yapmaya devam etmek istiyorum ama tüm günüm odaklanmakla geçiyor.Londra'da serbest performans sanatlar okulunda olan tek bendim bu çok büyük bir bonustu,bu okulun yılda 10,000 Euro olmasından kaynaklıydı,çok pahalıydı.Çok çalışmaya ve ne sevdiğim hakkında öğrenmeye hazırdım.
The BRIT Okulu'nun çok fazla başarılı sanatçısı olsu ama benim için en önemlisi okula katıldıktan sonra müzikallere giren tüm insanlar.Bu benim amacımdı,on altı yaşındaydım ve sadece sahnede olmayı istedim.
The BRIT Okulu fırsatlara bakmak için uygun bir yer.Eğer istiyorsanız alabilirsiniz.Fırsat oradaydı ve ben kız grubu Soul Deep için seçmelere girdim.
Grup Soul Deep, Silaha Karşı Annelere Ateş Etmeyin kampanyası için bir grup. Aynı hafta içinde bir plak çıkaran ve koşucu olan bir kız hakkında yeni bir MTV programı seçmelerine katıldım ve şarkı söyledim: onlar keşfettiler ve daha sonra grafiklere bakıldığında karakter olarak, biraz Hannah Montana gibiydim.
Her iki fırsattada karar sunulacağı için orada olmak bana şanslı hissettiriyordu. Ben MTV sözleşmesinin inanılmaz olacağını biliyordum ve bu parayla anne ve babama yardım ederdim, hayattan ne istediğim konusunda kararlarım vardı ve bunun bir anlamı yoktu.
Ben annem ve babam ile oturuyordum ve Silaha Karşı Annelere Ateş Etmeyin kampanyasına katılmak istediğimi söyledim, ve onlar böyle dedi; 'Sadece kalbini takip et.'
Bu yüzden çok erken, BRIT okuluna başladıktan sonra Soul Deep'e katıldım. Üç perdelik bir özel kampanya oluşturulacak. Her grup EP için bir şarkı kaydetti; bizim şarkımız çağırıldı 'Why(Neden)' çok duygusal oldu ve gerçekci. Bunun için sesimi kullanmak harika bir şeydi -- Toplumu ve gençleri silah hakkında eğitmek için yapılıyordu. Ve çocuklarını kaybetmiş bir çok anne bir araya geldi. Bu kadar güçlü olduklarını görmek bana ilham verdi, asıl mesaj silah ve bıçağa İngiltere'de son verilmeli. Böyle genç yaşta buna yardımcı olmak beni onurlandırdı. Gerçekten hayatın değerli olduğunu öğrendim.
Aynı zaman zarfında, Vidal Sassoon bir saç modeli olması için BRIT okulumun yolunda London Bridge istasyonuna giderdim. Uçuşan resimler vardır; örnek 'Başkent Vidal Sassoon' YouTube içinde(bu henüz keşfedilmiş değil?) Her stilde bir gidiş vardı -- bir Mohikan için bir kefal, mavi, yeşil, kırmızı, adını sen koy. Garipti çünkü benim büyük yüzüm ve Oxford yoluna aşağı doğru giden otobüsler vardı. Şimdi beni biraz yalakalık yapıyor gibi görüyor olabilirsiniz ama ben şan dersleri için para kazandım, bu yüzden bu iş için minnettarım ve dünyanın bir çok yerini görmem lazımdı, benim sersem saçlarım vardı. Ben Japonya, Madrid, Almanya'ya gittim. Bu inanılmaz bir deneyim oldu, bunu bir daha yapmak zorunda değilim, sadece sevinmiştim!
Benim için BRIT School'da olmak tüm güvenimi kazanmamı sağladı, karakter binası ve kendim hakkında kararlar. Şarkı oyunculuğu yaptım ve oyunculuğumda şarkı söylüyordum. Bu gerçekleştirdiklerinizle emin olmakla ilgili. Utanç verici olan müzikal tiyatro yapmak, bu yüzden kolayca engellendim. Ayrıca, aldığım vokal eğitimi inanılmazdı. Benim için, opera ve müzikal tiyatro vokal eğitiminin en iyi iki modeli olabilir. Bunu gerçekleştirmek zaman aldı yine de ben 'kendi' sesimi bulmak zorundaydım. Biraz etkilenmiş bir şekilde söylerdim, hala sanki sahnedeyim ve bu proje için gerekli. Benim doğal sesim çok farklıydı, ama ben kendi şarkılarımı yazmaya başlayınca hemen hemen düzeldi.
The BRIT Okulu'ndayken her tipten arkadaşım vardı.Adele'i tanıyorum;aynı sene oradaydık.Bazen öğle yemeğinde beraber takılırdık ve biraz reçel yerdik.Müzik odası genelde herkesin birlikte olduğu,aslında gösteri yaptığı yerdi.Ne hakkında çalışıyorsak şarkı söyler,şarkı yazar,performans sergilerdik.Bu çok yaratıcı bir nesil yetiştiriyordu.
Adele gösteri yaptığında -bu arada Amy Winehouse çoktan büyük bir ünlü olmuştu- onu izleme ve öğrenme fırsatına sahip olmak harikaydı.Amy ve Adele'in ve diğer birçok kadın İngiliz sanatçıların ne kadar yükselebileceğini gördüm,standart belirledim.Amy ve Adele cidden Amerika'da sınırları zorladı.Onları izlemek belki bir gün bunun benim için de olabilme umudunu verdi.
BRIT Okulu'na gitmek için Croydon Romford'a kadar mesafe vardı. Günde altı trene binerdim ve iki yıl boyunca her gün 05:00'de kalktım. İthaf edilmiş olması gerekiyordu.
Ben zamanında A-level yapmak için BRIT okuldan daha uzun bir yol gidiyordum, bu bir saç modeli. Bir kız grubu içinde Nail Jazz için çalışan Hamley'ler vardı. Bacakları ile zarar vermeye çalışan Hamley'ler oldu ve benim sağ elim ve ayaklarım bir iğne batırılıyormuş gibiydi. Bir dakika için bunu göz ardı ediyordum sonra bu kötüye gidiyordu.
Babam aradı, ve doğruca hastaneye gitmemi söyledi. İyi olacağımı düşündüm daha sonra sağ elimde ağrılar başladı. Kalp krizi geçirdiğimi sandım -- çok yavaş bir şey. Nefes alamıyordum.
Ben nasıl oldu bilmiyorum ama tren ile eve gitmeyi başardım daha sonra yürüyerek GP kliniğe gittim. Göğsümde kötü ağrılar hissediyordum, Sağ elimi hissedemedim, ağzımın sağ tarafıda çok fazla hareket etmiyordu ve sağ gözüm bulanık görünüyordu.
Doktor oturdu ve dedi ki, 'Seni korkutmak istemiyorum, ama ambulansı aramam gerek çünkü hafif bir felç yaşıyorsun.' Ben şuna benzer bir şey dedim, 'Lanet, bu dramatik! Nezle olduğumu sanıyordum!'
Hastahanede, doktorlar geldi ve benim bacağımı dürttüler, ama bir şey hissedemedim. Korkutucuydu, gerçekten öyleydi. Ben artık küçük bir kız değildim ve on sekiz yaşında neler olduğunun farkındaydım -- ben gençken farklıydım. Genç insanlarda böyle bir şey olması çok nadirdir. Derler ki bir ergende migren ve stres olur. Zamanın yavaşlatmamız gerektiğini düşünüyorum.
Ben yaklaşık iki buçuk hafta hastanede yattım. Bu BRIT Okulu'nu dört ay erken bırakmak zorunla olduğum anlamına geliyordu. Çok şükür ki ben daha önceden sıkı çalıştım çünkü üç farklılık vardı ve kendimi hayal kırıklığına uğratmak istemiyordum, çalıştıktan sonra çok zor.
Bu felçten kurtulmam aylar sürdü. Ben yaklaşık bir kez, kazanmış olduğum kiloları düşürmeye başlamıştım. Benim gücümü geri kazanmam bir süre aldı ve kas gücümü yeniden kazandım. Ama hep pozitif kaldım. Ben yorulduğum zaman sağ tarafım hep ağrıyordu ve o zamandan beri kolumun altında sinirlerle alakalı tuzak vardı, Ben iyiyim. *Gülümse*
Yorgun olduğum zaman dinlenmek zorundaydım, vitaminler alıyordum ve olabildiğince kendime bakıyordum. 7/24 iyi kalmak zordu ve hasta olabiliyordum, izinliydim çünkü her gün iş rezervasyonum vardı. Bu sıkıntı olmuyordu. Ben hasta bir pazarlamacı ya da bir tur yöneticisi, başka biri için bir gösteri yapabilirdim.
HİSLERİM (Gut Feeling, iç ses anlamınada gelebilir.)

On sekiz yaşında BRIT Okulu'ndan ayrıldıktan sonra, kendime gelmek için hala kız grubu Soul Deep'deydim. Biz Karayip Restorantı adında bir yerde Cottons Camden Town(Pamuklu Camden Town) adında bir gösteri yaptık.
Bu bizim için büyük bir gece oldu ve dürüst olmak gerekirse ben heyecanlıydım bu noktada düşünüyorum -- kampanya sona erdikten sonra, bizim şarkılarımız yavaş yavaş bedenselliğe döndü 'Ben kulüpteyim, bedenime bakmalısın, bla bla bla'. Bir grupta olmanın ilgisini kaybetmiştim, kendime odaklanmak istiyordum. İlk şarkımı yazmıştım, 'Big White Room', bu noktada şarkılarımı dünyaya söylemem gerektiğini düşünüyordum.
Ben gösteri yapmak istedim -- grubun diğer üyelerini hayal kırıklığına uğratmak istemedim, ayrıca bu şöhret önünde şarkı söylemem için bir fırsat olurdu. Ama o zaman hiçbir şey hakkında hiçbir ipucu yoktu.
Gösteri iyi gitti, tam bir ev sıcaklığında oldu ve sabah yönetici beni aradı. Bana Gut Records tarafından tek benim için bir anlaşma teklif etmişti. Bütün kızlar tek bir sanatçı olmak istediğimi biliyordular. -- Kampanya sonu erdiğinden beri onlara hep dürüst oldum ve bunun için gitmemi söyledim. Onlar gerçekten destekleyiciydiler ve böyle olduğunu anladım bu bir şans kayıp gitmesine izin veremezdim.
Crazy Frog'a imza vermeye giden ilk kişi oldum -- işe yaramamasına şaşmamalı! *Ring ding ding!* Ben bu konuda şuanda gülüyorum ama eski bir deyişe göre 'Her şeyin bir nedeni vardır' kesinlikle tüm hızıyla. Yine de harika bir sınıflandırma. Bu konuda ben becerilerimi geliştirdim ve uyguladım. Kendim hakkında hala genç gibiyim diye düşünüyorum. Chris Brown,Jools Holland, Cyndi Lauper, Sugababes ve Girls Aloud ile turneye gitmem lazımdı.
Bu turlar inanılmaz bir deneyim oldu. Hala Cheryl bir resimim vardır ve beni hep destekleyen kızlar arasında. Cheryl gösterilerimden birinin sonrasında yanıma geldi ve dedi ki: 'Senin imzana ihtiyacım var; sen inanılmazsın. Ben büyük bir hayranınım.' O zamandan beri biz birbirimizin kariyer destekleyicisi olduk ve her görüşmemizde sohbet ederiz.



O zamandan beri biz birbirimizin kariyer destekleyicisi olduk ve her görüşmemizde sohbet ederiz. Buda nadir olur çünkü ikimizde çok yoğun oluyoruz ama gerçekten ilk günlerinizde size inanan birini görmek her zaman güzeldir.
Ayrıca tekrardan Cyndi Lauper'ı gördüm -- biz Jools Holland'ın Annual Hootenanny showuna 2011-12 yılları arasında katıldık. (Haykırarak, senin dadın kim? dedim -- bu oldukça utanç verici), 2008 yılında turne vardı, onun Southampton sahnesine katılmak istedim ve şarkı söyledik 'Girls Just Wanna Have Fun'. Ben sadece koroyu tanıyordum ve o ikinci bir şarkı daha söylemek istedi. Ben ikinci mısranın köprü(bağlantılı) olduğunu düşünüyordum, bu yüzden yanlış söyledim. Bu bir rezalet! Ama o profesyonelce devam etti.
Ben onu işaret edince oldukça coşkuluydu, büyük Londra gecesinde hep oynadım: iluvlive y0y0 ve gururlu galeriler; onlar geleceğimi destekleyen haberciler, sanatçılar oldu - onlar şimdi hala etrafımda ve gerçek bir Londra seyircisi önünde kendimi tanımam için harika yerlerdi. Bu benim için büyük yaratıcı bir dönem oldu; Ben yazdım, büyük ve küçük kitleler önünde performans sergiledim. Yavaş ve emin adımlarla inşa ederek hayran kitlesine ulaştım. Şahsen, kendimi sanatçı diye ifade edebiliyorum, çok hızlı çıktım. Onlardan daha fazla büyümedim, sonra baktım onlar yok, sonra da uygun bir medya eğitimi alamadım. Kendi fan kitlemi herhangi bir yardım almadan oluşturdum, sonucuma ulaştım. Onların güvenilir olduğunu düşünüyorum ve kuşkusuz bana yardımcılar onların önlerinde hazır hissediyorum. İki yıldır içgüdülü biri oldum ama belki de bunun benim için doğru olmadığını hissettim. Zamanında yöneticimden telefon aldığımı hatırlıyorum.Bunun para ile ilgisi vardı, bu nedenle benim işime son vereceklerini sanıyordum. Açıkcası ben ve benim aptal mizah duygum ile, dedim ki, 'Bu ne anlama geliyor, onlar çorba olacak mı?'
Nasıl şeyler için mali işler yapacağımı bilmiyordum, yeni bir anlaşma bulmam için iki haftam vardı eğer bulamazsam müziğe kariyerim bitecekti -- bu noktaya kadar baştan her şey, 'Big White Room', 'Technology', 'Catwalk', 'Sexy Silk', 'Stand Up' ve 'Mamma Knows Best'de dahil.
Ben dürüst olacağım, pes etmek istediğim zamanlar vardı. İki yıl boyunca sağlam çalıştım, sadece bunun için tüm ellerim tutulmuştu. Başkaları benim kaderimin ve müziğimin kontrolü oldu; garip zamanlardı.
Bence herkesin bir noktada böyle hissettiğini düşünüyorum. Bu istikrar ve taşıma iradesi olmadığında oluyor. Vazgeçmiş olsaydım, şimdi kim bilir ne yapıyordum? Feng shui hakkında tüm kulüplere giderdim, muhtemelen feng shui insanların yaşamları olurdu! Ya da makyaj veya stilist olurdum.
Sonunda Amerika'da Sony ATV'ye söz yazarı olarak imza verdim. Bu benim için bir mucize oldu çünkü insanlar hala bana inanıyordu ve bu benim inancımı geri getirdi. Şarkılarım kendim dışında tutulan birilerine, diğer insanlara verildi: Chris Brown Graffili albümü için 'I Need This' ve Lisa Lois( Hollanda'nın X Factor galibi) albümüne 'Owe It All To You', 'Smoke' on Smoke' yerleştirildi. 'Sexy Silk' benim ilk single'ım olacaktı -- bu Nivea'ya reklam oldu ve daha sonra Easy A soundtrack'da en çok satan şarkı seçildi.

Bir sonraki adım, İngiltere'de solo bir sanatçı olarak yeniden oluruna bırakmış biri olarak yeni denemelere başladım. Meydan okuma zamanı başlamıştı, tüm İngiltere etiketleri için yeni taze bir kızdım ve çok erken aşamalarda olan bir projeye yatırım yapacaktım - Adele, Ellie Goulding, Amy Winehouse, Little Boots ve Cheryl hepsi vardı ve çok fazla. Biraz üzgündüm, ama iş hakkında daha fazla şey biliyordum. Geri vurmayı, patlatmayı bilmelisiniz. Ben herkesten daha fazla kendime inanmak zorundayım. Bir sonraki yapacağım iş için şarkı yazacaktım, ABD'ne uçtum ve kafamı temizledim. Sony/ATV beni bazı söz yazarlarına bağladı ve her zaman emin olduğum bir işim vardı. İngiltere'ye dönmeden, Atlantik üzerinde uçuyorduk ve orada bir şarkı yazdım. O kaçmakla ilgili değildi, bu işimle ilgiliydi. Ben pes etmemiştim. Amerika'da iken iki performans sergiledim; Biri New York'da SOB'da diğeri ise Los Angeles'da The Vieper Odası'nda. Büyük anlaşma için farklı fikirlerim vardı ve normal gösteriler sergiledim. Herkes Londra'nın dışına gelmişti: büyük bir şöhretim oldu. Ben bunu - sadece size göstereceğim. (Anne, ben başka bir kapı daha buldum.)Gün sonrasında altı ana etikette, tartışmalarda kendimi görünce şok olmuştum. Patronlara telefon ederek İngiltere etiketlerinden söz ettim, 'Bunun tek olmasıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?' Ben bunu yapmak için büyük bir karar aldım ve performanslarımla deneyimli bile olsam önemli etiketlere geldiğimde işimde tecrübeli değildim, hepsi sert çekirdekliydi. Universal Republic(Evrensel Cumhuriyet) benim için doğru kayıt hissi verdi. Ben Universal'a gitmek istedim çünkü ben gerçekten showlarımda dahil herkesi sevdim. Bu sadece büyük patronlar değildi, orada hep bir kişi daha oldu (Ben salak değilim bu bir aile sezgisi.) ve sanatçılar arasında hoşuma gidenler vardı. Monte Lipman ve Jason Flom.. CEO'lar plak şirketi, benim hayallerim olduğunu anladılar ve bana onları gerçek yapmak için yardım etmek istediler. Ben de, İngiltere Universal Island'da bir oturum istedim ve onların anlaşması bana bu seçeneği verecekti. Onların hakkında sevdiğim şeyler sanatçıları yaratıcı kontrol yolunda yapıyorlar. Ben Island'da bir oturum istedim çünkü Bob Marley ile inanılmaz tarihinin, U2, Amy Winehouse ve kısmen başkan Darcus Beese nedeniyle; ben ilk defa A&R'de(Bir müzik şirketinde yeni yetenekleri keşfeden ve şarkıcı veya söz yazarlarının sanatsal gelişimlerini denetleyen bölüm) oturum yapmaya çalıştım ve CEO'mu plak şirketine gönderdim. Ben daha önce imza atarken, gerçekten Darcus'u sevmiştim. Nereye gidersem gideyim onun bana yardım edeceğini biliyordum. Yani anlaşmanın bir parçasını onunla birlikte İngiltere'de imzaladım çünkü o sadece... iyi... soğukkanlı... Dürüst olacağım, coşkulu çalışma için şükrediyorum, şüpheye kapıldığım anlar oldu. Bana kendimi dünya çapında temsil edecek en iyi fırsat verildi. BOOM!

PARTY IN THE USA (ABD'de PARTİ)
Ben aslında hala Miley Cyrus'u görmedim... bu güne kadar... bu şaka olmalı.
Amerika'da iken Universal ile imzalarımdan sonra ilk oturumlarımdan biriydi, Dr. Luke ve Claude Kelly ile. Luke insanların korkutucu olduğunu söyledi. Aslında ben sadece onun fareli pembe tişörtüne işedim ve o, benim kullandığım allığıma işedi - cennette hesaplaşalım! Onların bazı büyük hitleri vardı, bu yüzden onlarla çalışırken gerçekten heyecanlıydım. Ben stüdyoda olduğumu hatırlıyorum, başka bir single bulmaya çalışıyordum. Bilmeniz gereken tek bir şey var: her zaman başka bir single'ı bulmak için çalışıyorum!
Zaten, ilk oturum sırasında 'Paty In The USA'i yazdığımı anımsıyorum. Dr.Luke gitarla azıcık bana çaldı. ABD'ye giden bir İngiliz olma konusunda bir şarkı yazmak istedim ve bu konuda biraz gergindim. Claude ve Luke ile tıkanmış (Claude benim en yakın arkadaşlarımdan biri ve sektöründe tanıştığım en güzel adamlardan biri) şarkı için doğal olarak bir aradaydık. Onu ve etiketini sevdik ama herkesin benim için yeterli derecede olmadığını gördüm -- biraz genç hissettim. Luke dedi ki; 'Miley bir parça arıyordu' ve Disney'e bir mektup gönderdi, üç hafta içinde bunun kaydedilmesini istiyordum. Miley bazı reklam kütüphanelerini kullanmak için izin istedi, vokali gerçekten güzeldi, doğaçlama olsa da gelişebilir.
Luke'un bana mesaj attığını hatırlıyorum, 'Party In The USA' iTunes üzerinde bir numaraya gitmişti. Bu anlaşmanın ne kadar farklı olduğunu anlatamıyorum. Ona inanmadım, bana iTunes grafiğinin bir resmini gönderdi. Bir numarada Miley gözüküyordu. Ben bunu söyledim 'Bu gerçekten ne anlama geliyor bilmiyorum ama iyi olduğunu biliyorum özellikle Amerika'da.' Daha öncede söylediğim gibi, Ben hala inanamıyordum, on dakika içinde herkese olanları anlattım. (Bir çok kişiye)
Bu şarkıyı daha çok kendim için yazdım. Her zaman söylemişimdir: Şarkı yazmak için bilinen tercihlerim, sekiz ülkede bir numara olmak, dörtlü-platin, bir rapçi ile beraber şarkı yapmak kim bunu zamanında yapmıştır ki. Farklı bir şeyler yapmak istedim ve biraz daha inandırıcı. Bu fırsat bana verildiği için memnundum, kesinlikle benim için Amerika'ya kapı açıldı. Ben bir hiçtim ama bu şarkı insanlar tarafından ilgi çekti, onlar gerçekten bana bir şarkı yazarı olarak bakmaya başladılar. Bu bir riskti ama ben bunun hakkında: riskleri aldım. Ve ben her zaman kazanmaktan önce bir kazanan olduğumu söyledim.

Nice To Meet You: Fotoğraflar
''Ben BRIT Ödülleri'ndeyken, 2012.''

Nice To Meet You: Fotoğraflar

BÖLÜM ÜÇ
BİR ERKEK GİBİ DAVRANMAK
''Stomp, Stomp, I've arrived...''
Do It Like A Dude

''Tüm bu yıllarda şarkı söyleme ve yazma sonucunu beklemek zorundaydık.. Bunun hepsinden daha sert bir sınav olacağını, bilmiyordum... ''

YOUTUBE HİSSİ
Bu youtube'daki ilk videomdu ama hayal kırıklığı ile sonuçlandı. Sadece yüklediğimi hatırlıyorum. İki,üç yıl içinde imzalanan bir albümü yayınlamak için hazırdım. İnsanların müziğimi duymasını istiyordum. İlgilenen insan bulmanın zor olduğunu söylemişlerdi çünkü kimse beni tanımıyordu. Ben cevap olarak, 'Tamam, madem ki öyle, benim hakkımda konuşan insanlar bulmak için yol arayacağım' demiştim. *Bir parmak çırpıda* Ama yapamadım. LOL.
Ne yapabilirim diye düşünmeye başladım ve müziğimi yayınlayacaktım ve insanları, hayranlarımı doğrudan kazanmalıydım. Bir etiket ve yönlendirme desteği aldım. İnternetin en iyi yol olduğunu fark ettim. Şimdi bu komik bir düşünce çünkü kariyerimin büyük bir parçası haline geldi. Daha sonra tekrar youtube'a video yükleme fikri çevremdekiler tarafından desteklenmedi.
Onlar hiç sesimi duymamış biri ise özgün müzik kulağıyla ilgisini çekerim diye düşünüyordum ama bu benim için büyük bir mesele oldu. Ben cover yapmak istemedim; bunu herkes yapar. Ben kendi yaptığım müzikle duyulmak istedim.

Kendi müziğimi insanlara duyurmak istiyordum. En azından ilk başlarda. İnsanların bana karşı olan kendi görüşlerini ve neler yapabildiğimi öğrenmeliydim.
'Mamma Knows Best', 'Stand Up' ve 'Big White Room' paylaşmak için üç parçam vardı. 'Mamma Knows Best' ve 'Stand Up'ı İngiltere'deyken, 'Big White Room'u Los Angeles'de iken yükledim. Ben yatakta oturduğumu hatırlıyorum ve orada karar aldım. Birvideo yapmalıydım. Banyoya gittim ve geldiğimde tek bir çekimde 'Big White Room'u çektim. Nasıl düzenleyeceğim konusunda ipucularım yoktu, bu yüzden bir şey oldu. Videoda görmüştürsünüz, dirseğimi çarptım. Beceriksiz birisi gibi görünüyordum, çok sert oldu. Haha!
Ben videoyu online olarak koydum ve daha sonra izlenme sayısının artmasını yükselmesini izledim - bu kadar basit oldu. Neredeyse hemen hemen insanlar beni dükkanların önünde durdurmaya başladı ve şöyle diyorlardı 'Sen YouTube'daki kızsın.' Çalışmalarım böyle devam etti. Gerçekten bu kadar basit oldu.
İlk başlarda 100 kişi izlerken bu daha sonralarda binlerce,yüzlerce,binlerce oldu - ve 2009 yılında, yaklaşık iki yıl aradan sonra 'Do It Like A Dude'u çıkardım. Sen video yapıyorsun ve bir sürü insan saatlerce saçını, makyajını yapıyor ve giyinmene yardımcı oluyor. Benim videolarımda, yatağa dair hiçbir şey yoktur sadece arka planda bir elektrik süpürgesi var, deodorantda var - ve pijamalarımla şarkı söylüyorum. İnsanlar hala bunu söyler, 'Neden yatak odanda bir elektrik süpürgesi var?' Bende cevap veririm, 'Neden olmasın?'
Hiçbir hile yoktu ve bunu insanların seveceğini düşünüyorum. Bu sadece benim sesim üzerineydi. Pijamalarla, yatakta şarkı söylüyordum bu kız daha bir şey olmaya çalışmıyordu.
Ben YouTube'u buldum YouTube beni buldu. Her zaman minnettarım.

Jools Holland performansı, kariyerimin belirleyici olduğu bir anda ilk olmuştu... Endüstride, yeni bir sanatçı olan Jools ile yaptığım anlaşma gerçekten büyük bir anlaşmaydı. 2010 Kasım ayında performansı gerçekleştirdim. Çok gösterim oldu ama Tinie Tempah ile birlikte ilkti, 'Pass Out' şarkısını seslendirdik ve ben 'Price Tag'i seslendirdim. Bu tanıştığımız ilk zamandı ve biz bu yana kadar iyi arkadaştık. Bu başarının yükselişini sağlayan çılgınca şeyler yapan ve anlayan birinin olması çok güzel.
Bu noktada ne olmak istediğimin farkındaydım, kadın pop, R&B ve soul şarkıcı. Üzerinden geçmek istiyorum, Coachella, Glastonbury, Jools, Camden'da ki KOKO'da performans sergiledim. Her şeyi yapmak istiyordum; kentsel olmak istedim, popçu olmak istedim, ama en çok müzikal alanımı geliştirecek bir yan istedim. Amacım beni tüm etkilerden kapsayacak olması, onlara kendi ticari alanımda güvenilir bir şey yaratmak istedim.
Jools sahnesi üzerinde olup bir akustik performans yapmama izin verilmesi benim için çok önemliydi. Aynı gün, 'Do It Like A Dude'un videosu yayınlandı. Çok agresiftim ve dramatik: dikenli dudaklar, bombacı ceketi, kapma kasık. Jools günü sadece üzerimde kot ve bir tişört vardı.
Ben dürüst olacağım, kameranın benim etrafımda dönüyordu ve ben kalbimi boğazımda hissediyordum. Gösterideki varlık yeterince korkutucuydu ama bence olabilir, büyükbabam beni konserde izlemeye gelmişti böylece Doncaster 15 yaşındaki bir kız olabilir. Jools Holland çoğu kitleye hitap ediyor, Jools performansı ya tam anlamıyla yapılır ya da size zarar verir. Bence olabileceğin tümü oldu: 'Şimdi ise, burnunuzu çekmeyin,hapşurmayın.' LOL.
O yıllarda tüm hazırlıklar,orada olmamı isteyenlerin duaları ve müziğimi dinlemek isteyenler... Ve kısa sürede gider - o giderse - gerçekten gidiyor. Hiçbir şey buna engel olamadı. O gitti. Gittim.
Bundan sonra, her gün 6'da başladı ve eve döndükten sonra gece yarısı sona erdi. Her şey çok hızlı oldu, sadece zaman olmalı. Harika, inanılmazdı ama zor yıllardı. Bence, kimsenin kariyeri bunun için hazır değildir. Sadece derin bir nefes al ve her saniyenin tadını çıkar.Benim hayallerim gerçekleşiyordu.

GİT GİT GİT
2011’de üç pasaport değiştirdim. Üç. Hepsinde birbirinden riskli fotoğraflarımla.
Bu, yıl boyunca ne kadar uzağa seyahat etmem konusunda kaba bir fikir veriyor olmalı.
Çılgınca! İskoçya'dan Sidney’e, Kuala Lumpur’dan Los Angeles’a, tam anlamıyla müziğin beni ne kadar uzağa götürebileceği – ve götüreceği- hakkında hiç bir fikrim yoktu. Bu kesinlikle bir dünya dili. 2010’un devamında hızın toparlandığını hissedebiliyordum. Miley başarısını sağladım, Universal ile Birleşik Krallık’da (UK) ve Birleşik Devletler’de (US) anlaşmamı imzaladım, dünyanın en üstündeydim ve ilk albümün çoğunu ben yazmıştım. Hayranlarımın sadece annem ve babamdan, Youtube’ da milyonlara dönüştüğünü görmüştüm. Dergiler, röportajlar istemeye başladı, canlı gösteriler biraz daha büyümeye başladı, sokakta tanınmaya başlamıştım, BRIT adaylıkları konuşması ve Later… with Jools Holland ‘da ( Jools Holland ile Daha Sonra…) performansım oldu. Dikkatlice iyimserdim. Hala eski tecrübelere rağmen güvenmeyi ve bazı şeylerin gitmesine izin vermeyi öğreniyordum.
Daha önce de bu duruma yakındım ve müzik endüstrisinin nasıl çalıştığını biliyordum. Bunu elde etmek yıllar sürerken, dakikalar içinde elinden alınabiliyor. Tam olarak doğru anladığımızdan emin olmak istedim; tabii ki hiç bir fikrim yoktu, sadece ne kadar doğru ( bazen çok doğru değil ) ilerleyebilecekti. Bütün yolculuk.
Ne olduysa, dünyaya şarkı söyleyebildiğimi göstermek için hazırdım. Bu benim tek odaklandığım konu, şarkı söylemek. Başka hiçbir şey umurumda değil. Bir iş veya TV programı için sahne arkasında isem ve saçım daha tamamlanmadıysa, buna rağmen sahneye çıkıyorum. Setimi kaçırmıyorum. Bir gösterim varsa yada bir yerde görünmem gerekiyorsa, siyah bir çanta, boyanmamış tırnaklar ve sarkan kirpiklerle çıkarım. Umurumda değil. ( Bir keresinde de Avustralya’da dolap çökmesi yaşamıştım, ama sadece bir kereliğine! Daha sonra anlatacağım.) İyi şarkı söylediğim sürece, tek önemli olan bu.
Şu noktada hiçbir fikrim yoktu, hayatımın en yoğun, en çılgın, en garip, en heyecanlı, en zor ve pahalı on iki ayına atılmak üzereydim